DESTEK ALMAK İSTİYORUM
GSM Destek
0539 873 49 66
Whatsapp Destek
Whatsapp Destek
0539 873 49 66
E-mail Destek
bilgi@uzmanpsikolojikdanisman.com
ÇOCUKLARDA GÖRÜLEN UYUM ve DAVRANIŞ PROBLEMLERİ
 
Duyurular
Anket
Uzman Psikolojik Danışmanlık Akademisi (UPDA) olarak bizlerden almış olduğunuz danışmanlık hizmetlerimizden ne kadar memnun kaldınız?

hiç
az
biraz
çok
tamamen
E-Bülten
Yeniliklerden haberdar olabilmek için maillistimize katılın...
Adınız
E-posta Adresiniz
Ekle   Çıkar
Hava Durumu

Antalya

Uzaman Danışmanalık

 

    ÇOCUKLARDA GÖRÜLEN UYUM ve DAVRANIŞ PROBLEMLERİ

Uzman Psikolojik Danışmanlık Akademisi olarak sizleri bu hakkında bilgilendireceğiz:

0-6 yaş arası  olağan ve geçici olan bu sorunlar gelişim dönemlerinden beklenmeyen bir süreç olarak geliştiğinde,  çocuk için ufak bir kartopunun büyüyerek kocaman bir kartopu olması gibi gelecekte kocaman bir sorun olarak karşısına çıkar.

Bir davranış ve uyum problemini yorumlarken;

  •  Yaşa uygunluk
  • 1.5-2 yaş: Huysuzluk, istenene şeyi yapmama, dikkat çekme arzusu, aşırı hareketlilik
  • 3-5 yaş: Huysuzluk, istenene şeyi yapmama, dikkat çekme arzusu, aşırı hareketlilik, aşrı duygusallık ve yalan söyleme
  • 6-10 yaş: Huysuzluk, aşırı hareketlilik, aşırı duyarlılık, yalan, okul başarısızlığı, kıskançlık
  • 11-14 yaş: Huysuzluk, aşırı duyarlılık, kıskançlık ve okul başarısızlığı
  • 15-18 yaş: Okul başarısızlığı, okuldan kaçma, içki ve sigara alışkanlığı
  • Davranışın yoğunluğu
  • Davranışın sürekliliği
  • Cinsel rol beklentileri
  • Kültürel faktörler

Çocuklarda uyum problemi ve davranış bozukluklarını ele alırken ilk odaklanmamız gereken nokta davranış bozukluklarının bir anda ortaya çıkmadığıdır.

 Yani bir bireyin yalan söylemesinin yanlış bir davranış olduğunu hepimiz bilmekteyiz. Ancak 4 yaşındaki bir çocuğun yanlış söylemesi ile 20 yaşındaki bir bireyin yalan söylemesi aynı karşılanmayacaktır. Bu yüzden bir davranışı davranış bozukluğu diye nitelendirebilmek için bazı ölçütler vardır.

En Çok Karşılaştıklarımız Ve Önemli Olanlar:

1-Parmak Emme:

2-Saç Koparma (Trikotillomani):

3-Tırnak Yeme:

4-Toprak Yeme (Pika):

5-Altını Islatma ve Kirletme (Enuresis ve Enkopresis):

6-Öfke Patlamaları (Tempertantrum):

7-Hırsızlık (Kleptomani):

8-İştahsızlık, Yemekte Nazlanma:

9-İçe Kapanıklık:

1-Parmak Emme:

 3-4 yaşlarına kadar veya sütten kesilmeden sonra devam eden parmak emme, anne-çocuk ilişkisindeki yetersizliğe ve güven duygusunun eksikliğine işaret eder.

 İleri yaşlarda ortaya çıkan parmak emme, daha ciddi ruhsal bozuklukların belirtisi sayıldığından, profesyonel yardım gerektirir.

2-Saç Koparma (Trikotillomani):

İki yaşından sonra ortaya çıkan saç yolma, anne-çocuk ilişkisinde çatışmalar olduğunu gösterir.

 Duygularını ifade etmede güçlük çeken, yasak ve baskı altında büyüyen kız çocuklarında saç koparma davranışına daha sık rastlanmaktadır.

Korkularını, endişelerini, öfkelerini rahatça ifade etmelerine izin verilmeyen çocuklar, saçlarını veya kaşlarını yolarak, saldırganlık ve kızgınlık duygularını kendilerine yöneltmektedirler. 

3-Tırnak Yeme:

Kızgınlığını, sıkıntısını, korkusunu rahatça dile getirmesine izin verilmeyen ve kızgınlığı ceza ile bastırılan çocuklar, saç koparmada olduğu gibi, tırnak yiyerek saldırganlık duygularını kendilerine yöneltirler.

4-Toprak Yeme (Pika):

İlk bir yıl içinde bebekler eline geçeni ağzına götürerek sertliğini, yumuşaklığını, yenip yenmediğini deneyerek öğrenmek isterler. Bu tür geçici denemeler ilk aylarda eşyayı tanıma ve keşfetme olarak değerlendirilebilir. 

‘Pika’ denilen bu davranış bozukluğu, daha çok anne sütü ile beslenmeyen, sevgiden, ilgiden ve şefkatten uzak büyüyen, güven duygusu gelişmemiş çocuklarda görülmektedir.

5-Altını Islatma ve Kirletme (Enuresis ve Enkopresis):

Dört yaşından sonra devam eden altını ıslatmalar ve kirletmeler normal değildir.

Eğer çocuk uzun bir süre altını kuru tutmayı öğrenmiş, Sonradan altını ıslatma veya kirletmenin sebebi çoğu zaman psikolojiktir.

Kardeş kıskançlığı, aileden birinin ölümü, boşanma, annenin tedavisi uzun süren bir hastalığa yakalanması gibi olaylar altını ıslatmayı başlatan tetikleyici sebepler arasında sayılabilir.

6-Öfke Patlamaları (Tempertantrum):

Duyguları bastırılan, ruhsal gerginliğini ve kızgınlığını ifade etmesine izin verilmeyen çocuklar birikmiş saldırganlık duygularını uzun süre taşıyamazlar.

 Bir olayı veya yerine getirilmeyen bir isteklerini bahane ederek birikmiş sıkıntılarını öfke patlaması şeklinde boşaltırlar. Ağlayarak kendilerini yerden yere atarlar, kafalarını yere, duvara veya sert bir cisme vururlar. Ayrıca hatalı eğitim sonucu kural tanımayan, her isteği yerine getirilen, aşırı şımartılmış çocuklar da yerine getiremeyecekleri bir kural veya aşamayacakları bir engelle karşılaştıklarında öfke nöbeti geçirebilirler.

7-Hırsızlık (Kleptomani):

Çocuklar beş yaşına kadar ben-merkezci bir kişiliğe sahiptirler, mülkiyete ve kişilik haklarına ait kurallara uymazlar.

Oyunbozanlık, İnatçılık (Asosyalite): Oyun çocuğun en ciddi işidir ve en etkili eğitim aracıdır. Oyundan zevk almayan çocuk yoktur. Çocuk oyun vasıtasıyla birikmiş enerjisini boşaltır, sinirlerini ve kaslarını geliştirir, el becerileri kazanır, yeteneklerini gösterme fırsatı bulur.

Paylaşmayı, kurallara uymayı, sırasını beklemeyi, kendisine verilen rolü yerine getirmeyi, sabretmeyi öğrenir.

8-İştahsızlık, Yemekte Nazlanma:

Kadınlar arasında kilolu çocuklara özenme oldukça yaygındır. Kilolu çocuğun annesine, “Ne iyi bakmışsın, maşallah tosun gibi, tüh tüh nazar değmesin” diyerek iltifat edilir. Zayıf çocuğun annesine de “Geçmiş olsun kardeş, bebeğin bir rahatsızlığı mı var, pek zayıf yavrucak” diyerek ima yollu dokundurmalar yapılır.

 Kilo ile sağlığın doğrudan bir ilgisi yoktur. Çocuk acıkmadıkça ve yeme isteği duymadıkça yemek yemeye zorlanmamalıdır.

Annelerin yemek konusundaki bu zorlamaları çocuğu iştahsız ve inatçı yapmaktadır.

9-İçe Kapanıklık:

Çekingenlik de saldırganlık kadar problem sayılmaktadır. Ancak çoğu ailelerde çekingenlik efendilik ve uysallık olarak yorumlanmakta, “Çocuğum çok usludur, hiç yaramazlık yapmaz, sözümden dışarı çıkmaz” diyerek içe kapanıklığı övülmektedir. Duyguları ve haklı tepkileri ceza ile bastırılan, yanlışları kınama ve suçlama ile karşılanan çocuklar zamanla kendilerine olan güvenlerini kaybeder, yanlış yapmamak için susmayı ve içlerine kapanmayı tercih ederler.

Eğer ki çocuk bu sorununu çözmeye çalışırken bizler yani çevre çocuğun yanında olmayıp aksine ona engel olursak olağan ve geçici olan bu sorunlar çocuk için ufak bir kartopunun büyüyerek kocaman bir kartopu olması gibi gelecekte kocaman bir sorun olarak karşısına çıkar. 

‘Çocukta uyum ve davranış problemlerinin sebeplerinden ilki otoriter, baskıcı ve aşırı koruyucu aile tutumlarıdır.’

Aile çocukta böyle bir davranış gördüğü zaman benim çocuğumda bu olamaz, benim çocuğum yapmaz ve aman kimse duymasın bu sorunu gibi bir yaklaşımda olduğu için bu davranışı hemen ortadan kaldırmaya çalışacaktır. 

 

‘Davranışın problem olduğunu anladığımız zaman nasıl bir yaklaşım sergilemeliyiz?’

  • Davranışa değil davranışa neden olan faktörlere odaklanmalıyız.

Psikolojik danışman/Pedagog ’tan destek alıp gerekli yapılandırmalarla problemi bir çığ olmadan kar topu iken eritmeliyiz !

                          Unutulmamalıdır ki:

‘ÇOCUKLARDA SALDIRGANLIK BİR İLETİŞİM YOLUDUR.’

 

SALDIRGANLIĞIN DAVRANIŞ BOZUKLUĞU OLMASI İÇİN

DSM-V ‘de kriterleri karşılaması gerekir.

Saldırganlık Nedir?

 Saldırganlık çocuğun kendisine ve çevresine zarar verecek davranışlarda bulunmasıdır.

      Ayrıca  Oyun arkadaşlarını ısırma, onları sıkıştırma, oyun ortamındaki oyuncaklarını fırlatma ve kendisine yönelik fiziksel girişimler saldırganlık kapsamına girer.

  • Aile bazı durumlarda saldırgan davranışı desteklemektedir. Örneğin erkek çocuğunun kavga etmesine değil dayak atıp atmamasına odaklanan bir baba tutumu bu yanlışın en güzel örneğidir.
  • Çocuğumuzun sergilemiş olduğu davranış doğru olamasa bile ona hiçbir zaman çok katı cezalar vermemeliyiz. Bu durum onu daha hırçın yapacaktır.
  • Teknolojik aletlerde şiddet içerikli yayınlara bakan çocuk bundan etkilenebilir.
  • Baba hayat koşullarından dolayı sürekli bir koşturma içerisinde olacaktır. Gün içerisinde sürekli annesi ile yaşayan çocuk bazı durumlarda feministlik bir yapıdan sıkılıp tam tersi bir hırçın erkeksi tavır sergileyebilir.

                     Peki Saldırganlık Karşısında Hangi Çözüm Yollarına Başvurabiliriz?

  • Anne ve baba çocuğa rol model olmalıdır. Evde babasının annesine şiddet uyguladığını gören çocukta çevresindeki bir kişiye hatta en yakınlarından kardeşine şiddet uygulayabilir.
  • Çocuğa sergilediği davranışın yanlışlarını anlatın. Ona yaptığı yanlışı göstermeye çalışın.
  • Eğer ki çocuk gerginse çocuğa mola tekniğini uygulayın ve çocuğun sakinleşmesini saplayın. (Mola tekniğinde çocuk gergin ortamdan uzaklaştırılarak sakin bir ortama götürülür)
  • Çocuğun olumlu davranışlarını elinizden geldiğince pekiştirin.
  • Çocuğunuzu evinize hapsetmeyin. Bu günümüz çocuklarının ele alınması gereken diğer en önemli sorunlarından biridir. Güvenli bir ortamda bırakın çocuğunuz dışarıda oynasın, arkadaşları ile eğlensin. Enerjisini en sağlıklı böyle atacaktır.(Kres-anaokulu-ilkokul çevremizdeki tehlikeli bir çok alana göre güvensizliği minimalize edilmiş alanlardır.)
  • Çocukla iletişim kurduğunuz zaman ben dilini kullanmaya dikkat edin.
  • Çocukların bu davranışlarına sebep olan faktörlerden biri de teknolojik aletlerdir. Bizler ıspanak yiyerek güçlendiğimizi ve insanlara yardım edebileceğimizi düşündüğümüz bir nesilken artık Youtube videolarıyla pekiştirilen saldırganlık ve bu saldırganlık davranışını hoş görme toplumda yaygınlaşmaktadır.

                          Uzman Psikolojik Danışman

                   Davut KILINÇ